Omurganın Yaşlanması
Omurganın Yaşlanması Tüm organ ve dokularda olduğu gibi yaşlanma süreci omurgayı da etkiler. Omurgada yaşlanmayla birlikte birçok olumsuz değişiklikler olur. Bu olumsuzlukları yavaşlatmak ve kısmen ortadan kaldırmak mümkündür ancak tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Yaşlanmaya bağlı omurga dejenerasyonu ve yozlaşması bazı insanlarda daha erken başlar ve daha hızlı ilerler. Yine bazı insanlarda omurganın farklı kısımlarında yaşlanma ve dejenerasyon hızı farklıdır.
Bozulma derecesi kişiden kişiye büyük farklılıklar göstermektedir. Burada genetik faktörlerin, duruş bozukluklarının, sporun, mesleğin, mesleki zorlanmaların, vücut yapısının, obezitenin, geçirilmiş travma ve cerrahi müdahalelerin rolü vardır. Omurgada yaşlanmaya bağlı ilk değişiklikler boyun bölgesinden başlar, daha sonra bel etkilenir, sırt omurgasındaki değişiklikler daha geç ve daha yavaş olur.
Omurlar arasında bulunan intervertebral diskin yaşlanması
İntervertebral disk (omurlar arasındaki kıkırdak yastıkçık) yaşlanma ve dejenerasyon sürecinden en erken ve en fazla etkilenen spinal yapılardan biridir. Normalde disklerin besleyici damarları yoktur, daha çok vücut hareketleri ve dinlenme esnasında çevresinden sıvı emerek beslenir.
Benzer şekilde, vücut hareketleri diskteki atık maddelerin dışarı atılmasını sağlayarak diskin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Disk içine besleyici sıvının girmesi ve diskin dışına metabolik atıkların çıkarılması diski güçlü ve sağlıklı tutan şeydir.
İnsanlar yaşlandıkça diskte bulunan yapılar daha fibrotik ve sert hale gelir. Bu fibrozis ve sertleşme diskin etrafından sıvı emme ve basınç altında kaldığı zaman bu sıvıyı verme kabiliyetini azaltır. Bu durumda zararlı maddeler ortamdan yeterince uzaklaştırılamaz ve aynı şekilde besleyici maddeler disk içine giremez. Omurga yönünden uzun süre baskıya maruz kalan, omurgasının herhangi bir yerinde bir disk hastalığı olanlarda ve omurga sağlığına dikkat etmeyen kişilerde omurganın aşınması, yıpranması süreci hızlanır.
Diskteki bu dehidratasyon (su kaybı) düz röntgen filmlerinde disk aralığında azalma ve iki komşu omurun birbirine yaklaşması olarak görülür. Bu durumu lastiğinin içindeki havanın azaldığı bir otomobil tekerine benzetebiliriz. Havası inmiş bir otomobil lastiği nasıl arcın sağlıklı yürümesini bozarsa içerdiği sıvı miktarı azalan diskte omurganın sağlıklı hareket etmesini zorlaştırır.
Daha sonra diske komşu omur bölgelerinde skleroz (kemiğin beyazlaşması), kemik köşelerinde kemiksi çıkıntılar görülür. Diskin içindeki sıvı miktarı azaldıkça disk balonlaşır ve şişkinleşir (bulging). Diskteki şişkinleşme çok fazla olursa sinirlere baskı yapar. Omurlar arasında bulunan disklerde yaşlanmaya bağlı değişiklikler (osteoartrit, spondiloz) arttıkça omurganın biyomekaniği bozulur, yük dağılımı ve omurganın sağlıklı çalışma şekli bozulur. Bu biyomekanik bozukluklar tedavi edilmezse dejeneratif süreç daha da hızlanır.
Disk dejenerasyonları ile birlikte omurgada aşınmalar, yeni kemik oluşumları (osteofitler), omurganın arkasında bulunan faset eklemlerinde dejenerasyonlar, artrotik (kireçlenmeler) değişiklikler görülür.
Faset eklem ve omur değişiklikleri
Omur kenarlarında ve faset eklemlerinde kalsiyum çökmelerine bağlı kemiksi çıkıntılar olur. Kalsiyum ligamentlere de çöker. Kalsifiye olmuş ligamenler ve kemik kenarlarındaki kemiksi çıkıntılar disk dejenerasyonları ile birleşince omurganın esnekliği, dayanıklılığı, yük taşıma kapasitesi ileri derecede kısıtlanır. Bu durumdaki omurga değişiklikleri düz röntgen filmlerinde oldukça iyi görülür. Bu artritik değişiklikler boyun, sırt ve bel bölgesinde hareket kısıtlılığı, ağrı şeklinde tezahür eder.
Bo değişiklikler omurganın tamamını ya da bir kısmını etkileyebilir. Bu değişiklikler sinir köklerini sıkıştırarak kollara ve bacaklara vuran radiküler (yayılıcı) ağrılara sebep olabilir. Birkaç seviyede başlayan dejeneratif süreç önlem alınmazsa, ya da önlem alınsa bile kartopu gibi bütün omurgaya yayılabilir.
Paraverebral kaslara yapılacak İMS uygulamaları, ligament hasarı varsa proloterapi uygulamaları, özel omurga destek sistemleri, masaj, termal terapiler, traksiyon ve spinal dekompresyon tedavileri, inversiyon uygulamaları, yüzme, yürüyüş, pilates gibi aerobik egzersizler, spinal mobiliteyi artırmaya yönelik egzersizler, omurgayı zorlamayacak bir yaşam tarzı spinal yaşlanmayı kısmende olsa geriye çevirebilir